Hakikatin Coğrafyası

Peki ya dünyanın bütün mekânları, birer varış noktası değil de kalbine gönderilmiş mesajlar olsaydı?

Hakikatin Coğrafyası, yerküreyi yaşayan bir anlam atlasına dönüştürüyor. Yüzü aşkın kısa, lirik düzyazı parçasında Feroz Anka; kadim tapınaklardan modern megapollere, savaş bölgelerinden sessiz manastırlara, metro peronlarından çöllere kadar yürürken tek bir ısrarlı soruyu soruyor:

Her mekân, insan ruhu ve onun yönü hakkında neyi açığa çıkarıyor?

Sekiz bölüm boyunca, insanlığın ilk unutulmuş sunaklarından kapitalizmin cam kulelerine; Kahire ve New York’tan Gazze, Keşmir, Darfur, Tahran, Konya, Tibet ve ötesine; oradan da kalbin, rüyanın, hafızanın, niyetin ve kutsal sessizliğin iç coğrafyalarına doğru ilerliyorsun.

Bu kitap ne klasik bir şiir kitabı ne de bir seyahat rehberi.

Ruhani, politik, yumuşak, öfkeli ve sorularla dolu; meditasyon tadında denemeler ve düzyazı-şiirlerden oluşan bir zincir gibi okunuyor.

Bu sayfaların içinde şuralardan geçeceksin:

• Taş coğrafyalar – Göbeklitepe, Harappa, piramitler, Stonehenge ve gökyüzünü hatırlamak için kurulmuş başka “düzenekler”.
• Modern labirentler – Paris, Berlin, New York, Tokyo, İstanbul, Los Angeles, Dubai, Seul ve daha niceleri… Her biri modern zihindeki başka bir çatlağı ortaya çıkarıyor.
• Acı ve direniş toprakları – Filistin, Suriye, Irak, Bosna, Rohingya kampları, Keşmir, Darfur, Somali… Haritaların kanla çizildiği ama umudun hâlâ kaybolmayı reddettiği yerler.
• İç kıtalar – En eski mabet olarak kalp; sonsuzluk eşiğinde küçük bir oda olarak kabir; rüyalar, hafıza, niyet, inayet ve kutsal sessizlik.

Şiirsel ama ulaşılabilir bir dille yazılan bu kitap, özellikle şunlara sesleniyor:

• Kolay ruhani sloganlardan yorulmuş ama hâlâ sahici bir şey arayanlara,
• Adaletsizlikten yaralı olup yine de şefkatten vazgeçmek istemeyenlere,
• Kurumlara, kalıplara şüpheyle bakan ama “bir hakikat olmalı ve o beni çağırıyor” sezgisini susturamayanlara.

Bu kitabı; haberler kalbini kırdığında, uyuyamadığında, kendini Tanrı’dan ya da kendinden uzak hissettiğinde aç. Dünyanın dağınık mekânları, ayaklarınla ruhun arasında kurulmuş sessiz bir sohbet olsun.

Yürümek için doğdun.

Bu kitap, yöne doğru atılan küçük bir adım olsun.