2012'den sonra Avrupa ülkelerinde artan göç dalgaları endişe verici bir eğilimin altını çizdi. Eurobarometer anketlerinin de ortaya koyduğu üzere yabancı düşmanlığı yükselişteydi. Etnik azınlıklar ve göçmenlerin artan taciz ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalmasıyla Avrupa'nın birlik dokusu geriliyordu.
Bu zorlu ortamda eğitimciler, etkilenen özel bir grubu fark etti: lise öğrencileri. Dünya görüşlerini oluşturmanın eşiğindeki bu genç beyinler bir yol ayrımındaydı. Anketin de vurguladığı gibi farklı din ve inançlardan arkadaşları vardı ama aynı zamanda önyargıların arttığı bir ortamda büyüyorlardı.
Bu durumun acilen ele alınması gerektiğini anlayan bir grup eğitimci, tiyatro meraklısı ve dijital yenilikçi bir araya geldi. Yabancı düşmanlığıyla mücadele edebilmek için bunun kökenine inmeleri gerektiğini fark ettiler: anlayış ve empati eksikliği. Böylece, öğrencileri başkalarının yerine koyarak yerleşik tutumlara meydan okuyacak ve empatiyi geliştirecek kadar güçlü bir araç olan forum tiyatrolarını kullanma fikri doğdu.
Ancak günümüzün dijital çağında geleneksel yöntemlerin tek başına yeterli olmayacağını da anladılar. Forum tiyatrolarından alınan dersleri pekiştirmek ve erişilebilir ve verimli bir öğrenme sağlamak için mikro öğrenme kavramını dahil ettiler. Bu sayede empati, kültürel çeşitlilik ve saygı ilkelerinin tek seferlik dersler olmaktan çıkıp öğrencilerin zihinlerine yerleşmesi sağlandı.
Bu nedenle kurs sadece bir dizi ders değildir. Bu bir misyondur; bir neslin zihniyetini dönüştürme, Avrupa'yı oluşturan farklı kültürleri anlayarak, saygı duyarak ve değer vererek büyümelerini sağlama misyonu. Bu kurs sayesinde öğrenciler ve öğretmenler, farklılıklar arasında köprü kuracak araçlar, teknikler ve bilgilerle donanarak, anlayışın önyargıya üstün geldiği ve birliğin bölünmeyi gölgede bıraktığı bir geleceği teşvik etmektedir.